Oturduğu yerden ekmek yemekten, kendi fırınında ekmek yapmaya kadar gitmeyi düşünen bir delinin aklından geçirdikleri

Cumartesi, Ekim 30, 2010

Hayatımın aşkı, Simit

Bu yazı 28 Ekim Perşembe günü için hazırlanmış olup teknik ve benden kaynaklanan bilumum nedenlerden dolayı ancak bu sabah yayınlanabilmiştir. Save etmeyi de öğrendim, ders üzerine ders alıyorum...


Ekmek, pasta, cupcake diyerek yola çıkarken, bu işe başlamanın sağ ayağı herhalde benim için simittir. Benim için tüm hamur işleri arasında en önemlisi, en güzeli, en kralıdır tartışmasız. Sabah, öğlen, akşam, doktorda, işte, arabada, gerçekten her yerde insanın karnı acıktığında yiyebileceği muhteşem bir buluş simit. Evet, bu kadar şeyi hamurdan bir yuvarlak için söyledim. Chicago'da bulunduğum bir türlü bitmek bilmeyen sonsuz zamanda en çok özlediğim şeydi sanırım.(Ailemden sonra tabii, okuduğunuzu biliyorum sonra trip atıyorsunuz(Baba!))
Simitin de gurmesi olur mu dememek gerek, görünüşte basit olan bu susamlı hamurun tadı yerden yere değişir. Şahsen, pastane simidini yalandan bulan biri olarak, sokak simidinin yerini hiç bir şey tutamaz. Ne o çok tahıllı taş parçaları, ne gurme otlu simitler ne de sütlü mütlü abidik gubidik butik simitler. Less is more bazen, değil mi?
Bu arada dünkü FAIL'den sonra hüsranla tüm tariflerimi mutfakta bırakmıştım. Bugün eve geldiğimde, Güzel Hanım 'Acıkmışsınızdır diye size simit yaptım' dedi. Bir darbe de oradan geldi kadın patır patır bir tane tarifimi alıp yapmış gayet simidi.Buyrun, burada yapılmışı var...Onun tarifini de sonda vereceğim, biraz poğaçamsı o(bişey demezsem ölürüm)



Bu simit tarifini bulmak için baya uğraştım, sonunda güvenilir(!) gözüken bir sokak simidi tarifi buldum; aldığım sitede bile, yazar tarifin bilumum yerine, 'HAHAHAAH, kesin yaparsınız, haa oldu' gibi moral verici sözler yazmıştı.Yılmadım, inadım tuttu, başladım.

İstanbul'la küs olduğum bu ıslak gecede, sıcacık mutfakta bir kadeh şarap ve resimlerde de göreceğiniz çizgili çoraplarımla fırının önünde simitlerimin kızarmasını beklemenin bana verdiği zevk, doğru yolda olduğuma bir işaret. Ben de başladığım bu işe, doğru başlamak istedim, işte buyrun size Simit.

Sokak Simidi        Önce 60 derece fırın ısısı, sonra 190

1 kg un 
1 paket yaş maya 
1 çorba kaşığı(ÇK) tuz  2 ÇK tuz-benim simit tuzsuz oldu, arttırıyorum
1 ÇK şeker 1 ÇK bal -ben şeker yerine hamur işlerinde her zaman yaptığım gibi bal kullandım
1 çay bardağı ayçiçek yağı ben direk hiç yağ kullanmadım
Alabildiğince su
200 gr susam gramını bilemem ama ben 2 paket kullandım

Simidin sosu

2 ÇK pekmez
2 ÇK ayçiçek yağı kullanmadım
1 su bardağı su ben pekmez/su oranını 1/1 tuttum, 4 ÇK pekmez/1 SB su

Şimdi gelelim tarife, ben öncelikle çalışacağım tüm tezgahları sabunlu bezle silip iyice kurulayarak başladım işe. Bu arada da tüm malzemelerimi topladım. Dünkü maya faciasından sonra akıllanıp ilk önce maya işini hallettim. 1 Paket ıslak mayayı, 1 SB ılık suyun içine koydum. Hatta ben okuduğum şeylerden yola çıkarak, ılıktan çok sıcağa yakın su kullandım. Kış aylarında mayalandırmaya yardımcı oluyormuş, denemekten zarar gelmez. Bu arada ben öbür işlere dalıp mayayı unuttum. Bir baktım ki mayada hiç bir kabarma, hareket yok, bunun üzerine çatalla ezerek suya yedirdim. Bu arada ıslak maya çok acayip bir şey, garip kokuyor, bozuk falan zannetmeyin.Yarım saat sonra tekrar baktığımda hiç bir değişiklik yoktu, bunu başka bir şekilde hallederim diyerek devam ettim.

1 kg unu ve 2 ÇK tuzu ince bir elekle karıştırma kabıma eledim. Burası önemli çünkü unun içinde bir sürü parçacık oluyor onları ayırmak gerek. 

Unun ortasını klasik çukur yaptım, ve maya/su bulamacını yavaş yavaş, çatalla yedirerek çukura döktüm. O bitince, azar azar su ekledim. Burada bir ölçü yok, ben de sinir olmuştum 'aldığı kadar un ne demek yani tarif mi şimdi bu?' diye ama gerçekten de durum bu. Hamur sert bir hamur ve baya yoğurulması gerekiyor, o yüzden ben hamurumu, olduğunu düşündüğümde unlanmış tezgaha aldım. Ama, gel gör ki benim hamur gayet olmamış, altı içi falan vıcık vıcıktı.


Evde de un kalmadığı için, un gelene kadar ellerim bağlı bir şekilde hamuru yoğurmaya çalıştım. Bir türlü gelmek bilmeyen undan azar azar ekleyerek hamurumu eli yüzü düzgün hale getirmeyi başardım. Bunu yaparken de ortalığı talan ettiğimi söylememe gerek yok herhalde.


Tarifte hamuru dinlendirin diyordu, bir 15 dakika kadar bekledim ama bir şey olmayınca, hamuru alıp küçük parçalar halinde kestim. Bu parçaları, elle oklava hareketleri yaparak(başka nasıl anlatılır sen söyle?) ileri geri uzatarak uzun çubuklar haline getirdim.


Bu çubukları çiftler halinde ayırıp, uçlarından birleştirerek, birbirlerine doladım. Dolanmış ikili hamuru yuvarlak yapıp simit şeklini verdim ve uçlarını birbirine bağladım. İşte simit!


Heh, ilki biraz şekilsiz ve baya büyük oldu ama, sağlık olsun, evde simit yapıyoruz yani. Aynı adımları tekrarlayarak simitleri tamamlıyoruz, ben sadece 4 tane yaptım, geri kalan hamuru streç filme sarıp buzdolabına koydum, yarın daha iyisini yaparım diye.(Bu arada buzdolabında 1 saat bekleyen öbür hamur sanırım iyice mayalandı, ondan muhteşem bir şey çıkacak eminim)

Bu arada, normalde simitlik susam diye bir susam çeşidi varmış ondan kullanmak lazımmış, ama ben bulamadığım için çok kısık ateşte 2 paket susamı, sürekli, SÜREKLİ karıştırarak koyulttum. Sürekli diyorum, gerçekten hemen yanıveriyorlar aman dikkat.

Bir başka kapta, 4 ÇK pekmez ve 1 SB suyu karıştırıyoruz. Hazırladığımız simitleri önce bu karışıma sonra da susama batırıp yağlanmış fırın tepsisine diziyoruz. 

Benim simitler sola çekmiş.

Kolay değil mi, HAYIR. O simitler sürekli kopmak, esnemek, birbirlerinden ayrılmak istiyorlar. Tezgah, pekmez, susam ve fırın tepsisi bitişik olmalı ki, simitlerin havada kaldıkları zaman minimumda kalsın yoksa gerçekten kopuyor ve dağılıyorlar, sinirden ağlayacaktım.Resimde öyle çıkmış ama aslında simitleri pekmeze hemen sokup çıkartmak ve fazla sosunu da almak gerek, yoksa yumuş yumuş oluyorlar.
Size does not matter.

Ve en sonunda simitler fırın tepsisinde yerlerini alınca, 60 dereceye ayarlanmış fırınımızda, son mayalama denemesini yaptım. Bu arada fırına simitleri koymadan önce, en altına bir borcam'ın içinde 2 parmak su koydum, buhar bir işe yarıyormuş. 60 derecelik fırında 15 dakika geçiren simitler gerçekten baya büyüdüler, fırından çıkarttım. 


190 dereceye gelen fırına simitleri tekrar koydum ve yarım saat pişirdim. Benimkiler biraz büyük olduklarından, içleri tam pişmemişti, sonra bir 10 dk daha ekledim. Ve sonunda simitlerim hazır!!!

Yalan söylemeyeceğim gerçekten çok güzellerdi amaaaa tuzsuzlardı! Tuzlu beyaz peynir ve zeytinsiz ben tadını bir şeye benzetemedim. Bu yüzden de tarifi 2 ÇK tuza çıkarttım. Evden çıkarken yanıma bir simit aldım ve tüm gördüğüm arkadaşlarıma denettim, tuzsuz olmasının dışında baya beğenildi. Genel fikir 'tam sokak simidi ile pastane simidi arasında olmuş!'. Ona da razıyım.

Bu yazıyı 2 gün rötarla, yatağımda moviemax2de Julia/Julie izleyerek (Kardeşimi özledim, keşke burda olsaydın ve simitleri tadabilseydin) ve simitlerden kalan yarın parçayı kahvaltımla mideye indirerek yazdım, tuzsuzluk dışında gayet başarılı bulduğum ilk denemem de burada tatlıya bağlandı. Next!!!!!




Unutmadan!!!!
Güzel Hanım'ın Poğaçamsı Simitleri
1 paket oda sıcaklığında margarin
2 kahve fincanı(KF) yoğurt
2 ÇK şeker
2 çay kaşığı(ÇaK) tuz
1 yumurta sarısı içine, akı üzerine
1 kase susam
1 ÇK çörek otu
4.5 SB un
1 ÇK kabartma tozu
1 tatlı kaşığı(TK) mahlep


Unu eleyip, ortasına margarin+şeker+tuz+yumurta sarısı+kabartma tozu+mahlep koyup iyice yoğurmuş. 30 dk bekleyip, ceviz boyunda koparttığı hamurları yukarıdaki tarifteki gibi uzatıp simit haline getirmiş. Hazırlanan simitleri önce yumurta akına sonra da susamlara batırıp, fırın tepsisine dizmiş ve 170 derecede poğaçamsı olana kadar kızartmış. Tamam mı?

3 yorum:

  1. kardesinde seni cok ozledi..
    gozleri yasardi ablasinin neler yaptigini gorunce, 2-3 damlacik yasi birakiverdi

    YanıtlaSil
  2. Yapılan simidi arabada yeme şerefine ulaşmış nadir insanlardan biri olarak Bengi Hanım'ın her pazar sabahı hazırladığı mükellef & modern kahvaltı sofrasında artık simidi de görmek istiyoruz.. Benan

    YanıtlaSil
  3. bu simidi 7 hafta sonra, soguk, karli veya yagmurlu pazar sabahlarinda. yorganlar altinda, tv karsisinda yapilacak, kahvaltilarda gormek umudu ile...

    -Duygu & Toro & Benny

    YanıtlaSil