Oturduğu yerden ekmek yemekten, kendi fırınında ekmek yapmaya kadar gitmeyi düşünen bir delinin aklından geçirdikleri

Çarşamba, Ekim 27, 2010

Yolun Başı


25 yaşındayım ve işimde bunalmış durumdayım. Yaklaşık 3 hafta önce bir sabah uyandım ve bu işi yapmak istemediğime karar verdim. Karar bölümü zor olmadı açıkçası, sandığımdan da kolaydı. Sabah kalktım, ve kendime bir fırın açmak istediğimi anladım. O günden beri, işime daha da zor gidiyorum, ayaklarım resmen geri geri gidiyor. İşyerimde zavallı bitkilerimin bile öldüğü masamda oturmak artık kabus. Çiçeklerimin kaderi için daha çok gencim. 17 yaşında diretip, zevkle seçtiğim mesleğim artık bir ızdırap oldu. Daha 3 senedir çalıştığım, uğruna ne kavgalar ettiğim mesleğimi bir 20 sene daha yapacağımı düşünmek bile içimi daraltıyor.Ben de mutsuzluk dolu bir kariyer yerine, beni mutlu edecek bir fırın istediğimi anladım. 
Tabii bu fırın işini yapmamam için binlerce neden var. 'Kızım, nasıl geçineceksin?', 'Manyak mısın, ekmek her yerde var', 'O kadar okul okudun, boşa mı gidecek'. Liste sonsuz, isteyene Annem usanmadan sayabilir. Bu işi yapmamam için bu kadar neden varken, fırın açmayı gerçekten ne kadar istediğimi görmeden olmazdı. Bu yüzden de, bu blogda ilerde açmak istediğim fırınımda servis edebileceğim çeşitli ekmek, sandviç ve tatlı tarifleri deneyeceğim. Aklıma gelen fikirleri, gördüğüm güzel tatlıları, ilerde kullanmak üzere iç mekan tasarımlarını, bazen de sadece aklıma estiği için abuk subuk şeyleri ve günlük hayatımı buraya koyacağım. Eee, bir yerden başlamak lazım, en kolayı da maceralarımı paylaşmak sanırım. Ocak'ta başlayacak olan ekmek ve pastacılık kursuna kadar boş oturmak yerine, 


Bir fırın için kaç ekmek yemek gerek, hep beraber göreceğiz.


Anne'cim, bu blog sana adanmıştır.



      Bu resmin ne olduğunu soran çok oldu, içindeki sanat ruhu ölmüş olanlar için 'Masamdaki ölmüş çiçeklerim'.

1 yorum:

  1. Müşteri hazır, fırını dört gözle bekliyoruz.

    YanıtlaSil