Oturduğu yerden ekmek yemekten, kendi fırınında ekmek yapmaya kadar gitmeyi düşünen bir delinin aklından geçirdikleri

Çarşamba, Kasım 10, 2010

Hayat sana limon verince...

Limonlu tart yap!!!!Başlık efektif olsun diye böyle başladım, sonra döneceğim tarifte, söz.

Küçükken, cumartesi ya da bilumum bayram günlerinde, otomatikte takılı kalıp, keko gibi uyanıp, giyinip, kahvaltıya inince, annenin 'kızım bugün cumartesi/tatil' dediği zamanlar olurdu ya, 3 gündür hayatım onun gibi. İş olmamasına rağmen sabahın köründe kart horoz gibi uyanıp, yapacak şey ararken digitürk'ümü iptal etmeye kadar uzayabilecek sıkıntılar yaşıyorum. Bu saatte niye televizyonda bir şey yok-haberlerde bile en büyük burun, en şişman kedi gibi haber değeri olmayan garip şeyler dönüyor. Seda Sayan bile uyanmamış daha. Niye kimse uyanmıyor ki 7'de? Allahtan 8'de Esen kalkıyor o ya da bu şekilde de, telefonum hareketleniyor, onu beklemek gerek. Köpeklerim bile yorganın altından çıkmıyor artık ben uyanınca. Gerçekten bu aralar ayak buzlamaktan başka bir vasfım yok pek.

Boş zaman bol keseden olunca, yapacak şey bulmak zor, şımarıyor insan. Geçen hafta öğlen tatilinde bal arısı gibi oradan oraya koşuşturan ben, bugün pili bitmiş energizer tavşanı gibi boş boş bilgisayar ekranına bakıyorum. Benny bile baydı benden. Sıkıntı var, evet.

Bu arada dün inanılmaz bir mesaj aldım, paylaşmadan geçemeyeceğim. Yapıcı eleştiri diye buna derler kardeşim! Aslında, benim bu blog'u yazmayı bırakıp, ismini gizli tutacağım arkadaşıma devretmem gerekir diye düşünüyorum, kimliğini sormayın, açıklamayacağım. En can alıcı yerini ctrl+P yapıyorum, afiyet olsun.

''yalniz lutfen koydugun resimlerde hijyene ve estetige biraz daha onem ver. Yarim olmus simidin altindan cizgili corapli ayaklarin gorunuyo. Bu olmamis. 

Genel olarak resimlerde isigi da tam ayarlayamadigin icin o guzelim mutfak prodigy klibi seti/ugur dundarin yakaladigi merdiven alti firinlar gibi gorunuyo. Bu yaklasim da no go.

Hayir o kadar sanat/duygusallik fln okudun amerika'da, bunlari benden mi duyman gerekiyo illa yani... isim gucum var beni boyle detaylarla ugrastiriyosun... bu ne ya.. biriniz aciyin bana ya. insanlik sevgime uzuluyorum bu tarz durumlarda.''

Durum bu. Mesaj sahibi, seni çok ama çok seviyorum, muhteşemsin, pazartesi beraberiz, derinlemesine tartışırız şikayetlerini limonlu pay eşliğinde. Ben okurken insanlıktan çıktım. Resim olayına gelince, bu resim/sanat/amerika'da okunmuş duygusallık blog'u değil. Böyle düşünen varsa, çıkış sağda, bekleme yapmayalım lütfen. Bu benim yapmaya çalıştığım yemek tariflerini anlattığım bir günlük gibi. Tek elimde spatula ayağımın altında 2 köpek, saçımda hamur, bir yandan tarif okurken ancak bu kadar görsel verebiliyorum telefonumun kamerasıyla. Resim kalitesi bu, aranızdan biri durumdan çok rahatsız olup bana bir Canon dijital SLR, bir de yanına Ara Güler ısmarlayana kadar da böyle. Gördüğünüz gibi, eleştiri çok iyi kabul ediyorum, bundan sonra ona göre davranalım. 

Bu arada saat 9'u 5 geçti, Yeniköy'den bile duyuldu siren sesleri, tüylerim her seneki gibi diken diken oldu, 'Ah' diyorum sadece, görmemesi daha iyi oldu bence durumumuzu. Bu konuyu teğet geçiyorum, dipnot sadece bu dayanamadım, fırıncı da olsak, izindeyiz.

Neyse, Dün 'ev hanımı' sıfatımı üzerime daha sıkı sararak İlknur'la Emirgan pazarına gittim. 'Fotoğraf' (Resim deme şuna, fotoğraf onun adı-Arman seni seviyorum) yeteneğim soruşturma altında olsa da, zevkle mantar, biber demeden fotoğraf çektim. 
Esen için geliyor, Kanlıca mantarı, sağdaki linklerimden blog'una gidin, inanılmaz bir tarifi var bu mantarla.

Bu arada Emirgan pazarını gerçekten tavsiye ederim, Macro'da Migros'ta bile zor/pahalı bulunan çeşit çeşit mantar, kuşkonmaz, avokado, taze ve hesaplı bir şekilde bulunabiliyor.

Benim aklım hala hafta sonu yediğim ve key lime pie zannettiğim tatlıda olduğundan, ben limonlara takıldım. Doğal ortamında limonu da fotoğrafladım ya, rahata eriştim. Alın size duygusal/sanatsal foto.

Benim bayıla bayıla yediğim tatlının adı Lemon Meringue Pie'mış. Bugün sizlere onu yapmaya çalışacağım. Emine Beder oldum burada farkındayım, çaktırmayın. Biraz komplike bir tatlı ama, artık iş başa düştü. Yarın Amsterdam'a gidiyorum, evde kimse olmayacak, bu tatlı yenmeyecek, müracaatlara göre isteyene vereceğim ona göre. Pazartesi'ye kadar da yazı yok, dönünce görüşeceğiz. Ama şimdi, pie zamanı.
limonlarım

Lemon Meringue Pie- Bezeli Limonlu Pay (Blog'umda en sevdiğim şey sanırım tarif isimlerini çevirmek, pay bitirdi beni, her şeyin Türkçesi şart çünkü değil mi?)


Pay bölümü için


1 1/2 cups -210 gr un- En sonunda 2 ÇK daha un ekledim, hamur fazla yapışkandı
1/8 ÇaK tuz
1/2 cup -113 gr tereyağı oda sıcaklığında Ben 80 gr kullandım, oda sıcaklığında da beceremedim, direk erittim
1/4 cup 50 gr toz şeker
1 yumurta, çırpılmış

Limonlu Krema bölümü için

3 yumurta, oda sıcaklığında
1/3 cup- 80 ml taze limon suyu- şişedeki rezil limon suyu taklidini kullanmayın, sonuçta limonlu tart
3/4 cup- 150 gr toz şeker
4 ÇK (56 grams) tereyağı, oda sıcaklığında 
1 ÇK limon rendesi- 3 limondan çıkartabildik 1 ÇK rendeyi baya zahmetli bir iş, limonları sıkmadan önce yapmak gerek bir de.


Bezesi için

4 yumurta beyazı
1/2 cup +2 ÇK -130 gr toz şeker
1/2 ÇaK cream of tartar- valla nerden bulursunuz bunu bilmiyorum, ben Amerika'dan almıştım burada bulamadım tüm aramalarıma rağmen
Vanilya esansı- ben her zamanki gibi ekledim tarifte yoktu. 

Bu arada bunlar benim kullandığım measuring cups'lar. Bayılıyorum, edinebilirseniz edinin kesin, gerçekten büyük kolaylık, hava tahmini gibi yemek yapmak gerçekten aynen hava tahmini gibi güvenilmez.

Bu sefer iş ciddiye bindi valla, çırağan'la yarışıyoruz burada, stres yüksek, nefesler tutuldu. Öncelikle oda sıcaklığındaki tereyağını, mikserle baya bir karıştırmak lazım. Tabii bende hala mikser yok, o yüzden ben erittim yine tereyağını. Sonra içine şeker koyuluyor, ben toz şeker yerine esmer şeker koydum.

Bunları karıştırdım ama pek randıman alamadım, sanırım tarife sadık kalsam daha iyi olacakmış. Neyse, başka bir şekilde telafi ederiz. Şekerle tereyağını harmanladıktan sonra içine bir de yumurta kırıp biraz daha karıştırıyoruz.


Unu ve tuzu başka bir kaba eleyip, şeker+yumurta+tereyağı karışımını içine dmktüm. Pek güzel gözükmüyor ama ne yapalım.


Karışımı yoğurup bir hamur yapmaya çalıştım ama olmadı, yine vıcık vıcıktı o yüzden 2 ÇK un ekledim kendine geldi sonunda. Hamuru streç film arasına koyup düzleştirdikten sonra, yarım saatliğine ya da sertleşene kadar buzdolabında dinlenmeye bıraktım.

Hamur uyuya dursun, sıra geldi zevkli ve renkli bölüme, limon kreması! 80 ml taze limon suyu sıktım, bu arada limon sıkmaktan nefret ediyorum niye bilmiyorum. Bizdeki limonlarla 2 limon ediyor.
+

Tarifte metal bir kap diyordu ama bende olmadığından olsa gerek normal plastik kapta limon suyu+şeker+yumurtaları karıştırdım. Şimdi alengirli bölüme geldik, kaynamak üzere olan suyun üzerine oturtup çırpın diyor tarif. Ooooof, direk sıkıntı. Hadi bakalım, oturttuk üzerine suyun çırpıyoruz.

Resimlerime laf edenler için geliyor, hem mutfak işi yapıp hem de resim çekmeye çalışırken telefon düşüyordu, böyle bir resim çıktı ortaya haydi bakalım, şimdi ne?

Limonlu karışım katılaşmaya çalışırken, limon kabuğu rendesi için çalışmalara başladım. 1 ÇK limon rendesi için baya bir uğraş verdikten sonra başardım.

Bir türlü kalınlaşamayan krema için rende hazır.

Kremayı beklerken, beze bölümünü aradan çıkartma amacını güttüm. Şimdi, bugünkü konumuz Cream of Tartar. Ben bunu amerika'dan almıştım, niye aldığımı da bugüne kadar unutmuştum açıkçası. Wikipedia'nın dediğine göre, Potassium bitartrate olarak geçiyormuş yemek biliminde? Kimyam hep kötüydü es geçiyorum buraları, heh benim bölümüm geldi, şarap yapımının bir yan ürünüymüş kendileri. Bugün şarap içerek üretme bölümüne girmeyecağim, ana beze yapmak için lazım. Bu malzeme, yumurta beyazının çırpıldığında sönmemesini sağlıyor, resimlerde de göreceksiniz. Devam ediyorum bu kadar işte.

Yumurtaları elimin içine kıraraki beyazının parmaklarımın arasından akmasıyla, akıyla sarısını ayırdım. Yumurta  aşığı olan bir insan olarak, çiğ yumurtadan inanılmaz iğreniyorum. Kokusu, hissi... Salmonella da cabası. Gerçekten çok kötü kokuyor yalnız.

4 yumurtayı da çırptım. Yorucu iş, mikser şart! Cream of tartar öncesi,

Cream of tartar sonrası!!!! İçindeki çırpma telini tutacak kadar sert! Fırtına gibi durmuyor mu hava durumu raporunda olur ya!!

Bu arada hamurum da hazııır. Açması biraz sor, ince oklavayla daha kolay oluyor.Bolca un gerek, yapıştı mı ayrılmıyor masadan ben baya zorlandım açıkçası.

Pie kalıbım olmadığı için, yine borcam/folyo ikilisine muhtacım. Hamuru zar zor içine oturttum. Altına çatalla delikler açtım ki fırında şişmesin.

Sonra da üzerine bir kat daha folyo serip, üzerine ağırlık olsun diye nohut koyup 200 derecelik fırına verdim. Ağırlık olarak yanmayacak herhangi bir şey koyulabilir, pirinç falan da olur yani nohut aramayın.

Bu resimde anlatmaya çalıştığım olay, tek elimde telefon öbür elimde sıcak krema kabı, sevgili Uraz yardım etmek yerine mesaj peşinde.Peh.


Muhteşem kremam hazır, yalnız benimki bir türlü koyulaşmadı, sıcak su, buhar falan beni kesmedi. Sıkıldım, 2 ÇK un ekledim, hemen koyulaşıverdi, uğraşmayın derim.

25 dakika pişen tart hamurum, limon kremasına hazır! Hemen döktüm, sıvı olan krema bakalım nasıl sertleşecek, görücez. Deneme yanılma canım, biraz sabır! Fırının ısısını 180 dereceye düşürüp, payımı tekrar fırına koydum.

10 dakika sonra krema sertleşmiş!İnandırıcı olsun diye üzerine nohut koydum buyrun batmıyor!

Uraz da bu arada sonunda işe yaramaya karar verip, biraz da reklam kokan, bezeyi hayata döndürme çalışmalarına girişti.



İyice pofuduklaşan bezeyi, payın üzerine yavaş yavaş ve oldukça kalınca sürdüm. Tarifte özellikle kenarları doldurun, limon kreması hava almasın diyor, ona göre.

Eveeet yüzdüm yüzdüm sonuna geldim, son kez fırın, yine 180 derece, bezenin üzeri kahverengi olana kadar.


10 dakika sonra payımız hazır. Bu kadar güzel bir şey yaptığım için kendimle gurur duymadım değil, kendi sırtımı sıvazlıyorum bol bol!

Ve Bengi'nin ilk mucizesi! Soğumadan yemeyin lütfen, bezenin sertleşmesi gerek biraz. Uraz 10 puan verdi ona göre.

Son olarak, bu kadar çalışmadan sonra acıkan midelere fırında tavuk yapasım geldi, hazır fırın torbası ile işimi kolaylaştırmak istedim, alttaki resime dikkatinizi çekerim. Torbanın içindeyken tavukları karıştırmayın diyor yazıda, okşayalım mı masaj mı yapalım anlayamadık. O nasıl bir hareket, nasıl bir tariftir? Biz baya güldük. Bu arada hayır Benan, Amsterdam'dan blog yazmayacağım, haftaya görüşürüz.

3 yorum:

  1. peki ya L i M e ??

    - pardon kucuk yesil limon varmi?

    —abla limon? yesil?

    - evet abi hani, hani kucuk misket limon …ama yesili?

    —- haaaa…. abla sen ligme istioosun limon diil onun adi…anladim!!!!!

    YanıtlaSil
  2. Barcelona'dan bir Turk17 Kasım 2010 01:02

    Kac gundur yazmiyorsun? Tariflerini bekliyoruz..

    YanıtlaSil
  3. 2 saattir bununla uğraştım az önce bitti. Mahvetti beni ama görüntü harika :) Blogumda paylaşacağım. Tarif için teşekkürler!

    avalonese.blogspot.com

    YanıtlaSil