Bazıları frankfurter sever.
Hem güzel, hem akıllı.
Gerçekten, İstanbul'da yaşamama rağmen boğazda yaptığım yürüyüşler 2 elin parmaklarını geçmez herhalde. Millet şehirlerde sokaklarda araba, kamyon, asfalt demeden koşuyor, yürüyor, ben malak gibi evde yatıyorum bu güzelim şehirde. Evet, bazı şeyleri değiştirme zamanı geldi sanırım.
2 ÇK şeker 1 ÇK bal3 ÇK 'solid vegetable shortening' -şimdiii bu vegetable shortening nedir ben çözemedim, çok da uğraşmadım ama yaptığım arama sonunda, yerine tereyağı kullanılabileceğini öğrendim, öyle de yaptım, 60 gr tereyağı2 ÇaK karabiber
Muhteşem Cumartesi'den Pazar da geri kalmadı. Bir önceki günden hazırlayıp buzdolabına teslim ettiğim hamurdan yaptığım, tek kelimeyle i-na-nıl-maz bagel'larla edilen kahvaltı paha biçilmezdi.
Üzerine Benny ve Toro'yla yaptığım 'tempolu' yürüyüş de, bagel'dan aldığım kalorileri bir nebze de olsun hafifletti. İstanbul'da insanın köpekleriyle yapabileceği şeyler sınırlı, iyi havaya da çok bakıyor ne yazık ki. Tabii benim oğullarımın da sosyal ortamlarda birer canavara dönüşmesi işleri hiç kolaylaştırmıyor. Bu nedenle sadece arabaya binmek bile benimkileri acayip mutlu ediyor.
Hep imreniyorum kafelerde köpekleriyle oturabilen insanlara, o ne medeniyettir. Ben en son Toro'yla bi yere gittiğimde, sandalyeme bağlayıp lafa daldığımda kendi ipini yiyerek karşı kaldırıma geçmişti. O yüzden bu pazar ilaç gibi geldi bize, sahilde sürekli köpeklere laf atan yurdum insanı bile bozamadı keyfimizi. Gerçekten, köpeğe 'pisi pisi' demek nedir? Çeşitli nedenlerden uzayan yürüyüşümüz sonunda baya bir yorulduk, sadece ben değil.
OLEEEY!!!!
Hep imreniyorum kafelerde köpekleriyle oturabilen insanlara, o ne medeniyettir. Ben en son Toro'yla bi yere gittiğimde, sandalyeme bağlayıp lafa daldığımda kendi ipini yiyerek karşı kaldırıma geçmişti. O yüzden bu pazar ilaç gibi geldi bize, sahilde sürekli köpeklere laf atan yurdum insanı bile bozamadı keyfimizi. Gerçekten, köpeğe 'pisi pisi' demek nedir? Çeşitli nedenlerden uzayan yürüyüşümüz sonunda baya bir yorulduk, sadece ben değil.
Evet, belli oldu hepimizin ihtiyacı var spor yapmaya, tek benim değil, Benny resmen öldü.
Gerçekten, İstanbul'da yaşamama rağmen boğazda yaptığım yürüyüşler 2 elin parmaklarını geçmez herhalde. Millet şehirlerde sokaklarda araba, kamyon, asfalt demeden koşuyor, yürüyor, ben malak gibi evde yatıyorum bu güzelim şehirde. Evet, bazı şeyleri değiştirme zamanı geldi sanırım.
Şimdi sırada tarifim var. Tarif, bagel tarifi. Amerikalı'ların bizim simit tükettiğimiz gibi tükettikleri bir hamur işi. O da yuvarlak, o da hamurdan, o da her an yenilebilir. Tek farkı, ve benim bagel'ı daha çok sevdiğim nokta da bu açıkçası; daha tombik olması. Böylece içine bilumum malzeme doldurulup sandviç halinde de yenebiliyor. Simit'in beyaz peyniri ne ise, bagel'inki de krem peynir. Oof bir de üzerine füme somon, kapari, dereotu ve limon suyu...Tarifi veriyorum, yoksa bitmeyecek bu iş.
Bagel
Hamuru için
40 gr eritilmiş tereyağı
2 1/4 ÇaK kuru maya
2 1/4 cups ılık su
1 ÇK tuz
6 cups un
İçinde kaynayacağı su için
8 cups su
1/4 cup şeker
1 ÇaK karbonat
1/4 cup pekmez- tarifte yoktu ama bagel tariflerine bakarken, çoğunda 'barley malt' diye bir şey gördüm, pekmeze benziyordu ekledim, zararını görmedim
Bagel'lerın üzeri için
Bu arada geri kalan suyu, 60 gr küp küp tereyağını, kremalaşan mayayı ve tuzu muhteşem mikserime koydum. biraz karıştırdım ama küp tereyağıyla su tabii ki de karışmıyor. Tarif bir garip, katılıyorum. Durum bu olunca, uğraşmadan direk üzerine yedire yedire 6 cup unu boşalttım. Bu arada mikser sürekli çalışır haldeydi, iyi karıştırın.
Bir hamur oluştuğunda, hiç oluşmasa daha iyiymiş dedirtecek derecede yapışkan, biçimsiz ve sinir bir hamur. Zorla karıştırma kabından ayırıp unlu tezgaha attım.
Tezgahı unlamak bahanesiyle eklenen 1.5 cup undan sonra, hamura benzeyen hamuru, erimiş tereyağı ile yağlanmış borcama alıp, üzerini de yağladıktan sonra, plastik filmle kapattım ve 2 katına çıkana kadar bir köşede beklettim. 2 katına çıkan hamuru, bir kaç kere yoğurup havasını aldıktan sonra, yağlayıp, üzerini kapatıp, 1 gecesini geçireceği buzdolabına koydum.
Vee geldik pazara. Geleceğe dönüş oldu biraz, zaman falan geçti, hamur kocaman oldu, artık pazar sabahı, hadi bagel zamanı!!!!! Her şeyden önce fırını 240 dereceye kuralım, en önemlisi bu.
Buzdolabından çıkan hamuru ikiye böldüm, 2. parçanın üzerini kapatıp dolaba koydum. Tezgahtaki parçayı 5 eşit parçaya bölüp, hafif hafif unlayarak top yaptım, bu baya eğlenceliydi.
Şimdi işte bagel işinin en can alıcı noktası. Bagel'ı bagel yapan şekli vermek. Hamuru baş ve işaret parmağı arasına alıp del diyor tarif. Yok yaa??? O kadar basit değil ki, şaşarsın. Parmak yapışıyor, bagel kopuyor, dairelikten çıkıyor, abidik gubidik hamur parçasına dönüşüyor bu meret.
Ben deneme yanılma ile becerdim işi, ki en sevdiğim öğrenme biçimi, denemeden, yanılmadan öğrenilmiyor, ezber yok! Baş ve işaret parmağını unlayıp, bagel'ı çimdirerek deliyoruz, işaret parmağının etrafına geçirdiğimiz hamuru, hulahop çevirir edasıyla parmak etrafında çevirip, tepsiye bırakıyoruz. Voila.
Evet, simitte olduğu gibi kuzenlerinde de şekil sıkıntısı mevcut. Genetik herhalde, olduğu kadar artık. Şaka bir yana burada bir dipnot vermeden geçemeyeceğim, delikleri olabildiğince büyük tutuni hamur çok kabaran bir hamur, sonra benimkiler gibi açma/bagel karışımı deliksiz 'türk beygıl'ına kalırsınız. Ki bence güzeller...Neyse.
Bagel'lar fırınlanmadan önce kaynatılıyormuş. Haydaa. Peki dedik, 8 cup su+pekmez+karbonat+şekeri kaynattık. Bu arada da internette okuduğum tarif yorumlarında, kaynar suyun mayayı öldürdüğü, bagelların dağıldığı gibi korku hikayeleri okudum, ödüm patladı ama tarifime güvendim. Kaynar suya bagel'ları attım, dibe çöktüler önce, yüzeye çıkan bagel'ları taraf başına 1 dk kaynattım ve fırın tepsisine aldım.
Bagel'ları tatlandırmak için, üzerlerine çırpılmış 2 yumurta akı+su karışımını 2 kat sürüp, bilimum malzemeyi de serpiştirdim.
Benim en sevdiğim bagel olan 'everything' bagel'ı taklit etmeye çalışıp, haşhaş tohumu+toz sarımsak+toz soğan+susam karışımını bagel'lara yedirdim.
240 dereceye ulaşan fırının en altına bir borcam koydum, cam ısınana kadar, 10 dk kadar bekleyip, yarım bardak soğuk su ve birkaç buzu , bagelları fırına attıktan hemen sonra sıcak borcama döküp hemen fırının kapağını kapattım. Buhar odası senaryosu, anladınız. 20 dk sonra, fırını kapatıp, kapağını açıp, bagel'ları 5 dk daha öyle beklettim.
Ve, alın size evde bagel. Soğuma teline aldım, muhteşemler. Söyleyecek bir şey yok artık.
Budur.
İçi yumuşacık, fırından çıkmış normal ekmek gibi, dışı simit gibi çıtır çıtır. Bir insan pazar sabahı daha ne ister ki?
Tazeyken olduğu kadar, bu akşamüstü atıştırmalık olarak, zeytin ezmesi+kaşarla tost makinesinde kızarmış bagel muhteşemdi. Her yola geliyor yani. Vay vay vay.
Blogu yazana kadar, gururum sönmesin diye bagel resimlerini yine de koydum Facebook'a. Gerçekten çok gurur duydum, inanamazsınız. İnsanlık için minik, Bengi için süper bir adım bu hamur parçası. Özellikle şu son günlerde becerebildiğim tek şeymiş gibi geliyor. Duygusallık bir yana, en büyük destek ve yiyemediği için kahrı taaaa GuangZhou'da noodle ve köpek etiyle beslenen, bana GuangZhou diye bir yer olduğunu öğreten, Çin'deki tek okuyucularım, çin işkencesi mağdurları Tolga ve Ece'den aldım. Bizden hiç bahsetmiyorsun diyorlar sürekli, bu bagel'ları onlara ithaf ediyorum. Gözden uzak gönülden uzak derdim de, sıkıntı yok, Blackberry sağolsun.
Blogu yazana kadar, gururum sönmesin diye bagel resimlerini yine de koydum Facebook'a. Gerçekten çok gurur duydum, inanamazsınız. İnsanlık için minik, Bengi için süper bir adım bu hamur parçası. Özellikle şu son günlerde becerebildiğim tek şeymiş gibi geliyor. Duygusallık bir yana, en büyük destek ve yiyemediği için kahrı taaaa GuangZhou'da noodle ve köpek etiyle beslenen, bana GuangZhou diye bir yer olduğunu öğreten, Çin'deki tek okuyucularım, çin işkencesi mağdurları Tolga ve Ece'den aldım. Bizden hiç bahsetmiyorsun diyorlar sürekli, bu bagel'ları onlara ithaf ediyorum. Gözden uzak gönülden uzak derdim de, sıkıntı yok, Blackberry sağolsun.
Dipnot: Blogu okumadığını bildiğim sevgili gelecek bridesmaid(hahahahha) adaylarım, size de ders olsun bu, Çin'de bile okuyan var, siz İstanbul'da okumuyorsunuz;)
nedir bu bosluk ya hadi tempo tempo
YanıtlaSilİg den gelip zevkle okudum,harikasınız bengi hanım
YanıtlaSilÇok sevimli :) Benim 2010’da açtığım blogumu hatırlattı.. Ve hayallerinden vazgeçme mottosunu �� Harika bir başlangıç olmuş ��
YanıtlaSil