Oturduğu yerden ekmek yemekten, kendi fırınında ekmek yapmaya kadar gitmeyi düşünen bir delinin aklından geçirdikleri

Salı, Kasım 02, 2010

Bazen de durmayı bilmek gerek

Dün muhteşem bir brownie tarifiyle karşınıza çıkmaya hazırdım. Ama 'hayat sen plan yapmakla meşgulken yaşadıklarındır' değil mi...Bazı durumlar oluyor ki insanın eli kolu bağlanıyor. Ama her şeyden önce, hayat ne kadar beklenmedik, acımasız, garip olsa da, insanın kendine hakim olması gerekiyor. Biraz sakin olmak lazım. Anlık fevri hareketlerin sonuçları bazen katlanılamaz olabiliyor. Ben bile bunu diyorsam, durum ciddi herhalde.
Ben de hayatımın %99.9'unu fevri(bu arada türkçe sözlükten baktım, impulsive anlamında kullanıyorum ama olmadı gibi geliyor) davranışlarla geçirmiş bir çocuk, ergen ve şimdi de 'genç kadın' olarak, anlık kararların bazen ne kadar anlamsız olduğunu iyi biliyorum.O yüzden de aslında bu blog iyi olacak, gerçekten 'ben fırın açacağım haydi selametle, kimseyi de dinlemem, bana ne' demektense, gün be gün kontrollü bir şekilde ilerleyeceğim.Uzun lafın kısası, dün geceyi kendime ayırıp, tek kişilik romans, kafamı dinleyerek kaçamak yaptım.Bazen fırının önünde simitlerinin pişmesini bekleyen heyecanlı fırıncı, bazen de migrostan bir şişe kırmızı şarap ve peynir alıp koltukta uyuyakalan yorgun savaşçı, hiç belli olmaz.


Tavsiye etmeden geçemeyeceğim, uzun süredir yediğim fiyat/tat olarak en iyi peynir, MuratBey Peresta Barbekülü Karabiberli Parmak Peynir. İsmine aldanmayın, oda sıcaklığında i-na-nıl-maz!

Sabah uyandığımda annem Bodrum'dan getirdiği ne meyve varsa vazoya doldurmuştu, tasarım dergilerinde olur ya hep, bu sisli ve gri günde çok hoşuma gitti, zevkli kadın ne yapalım.

2 yorum:

  1. tatlım,ya Bodrum'dan taşıdığım ipte kıpkırmızı acı biber kurusu,yeni mahsul kırma yeşil zeytin ve çörek otlu köy ekmeğinin resimleri??

    YanıtlaSil
  2. tarifler cok guzel...yeni tarifleri bekliyoruz..

    YanıtlaSil